Bill Gates’in 1997 yılında söylediği “bankacılığa ihtiyacımız var, bankalara değil” sözünün üzerinden henüz bir çeyrek geçmedi. Buna rağmen tüm sektörlerde olduğu gibi finans sektörü de radikal değişiklikler yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Finans sektörü her geçen gün daha inovatif fikirler ile karşı karşıya kalıyor. Bu fikirlerin bir kısmı ise halihazırda sektördeki büyük şirketlerin geleceğe olan hazırlığını da test ediyor.
P2P Lending platformları da finansal sistemi doğrudan etkileyen “aracısızlaşma” iş modellerinden birisi.
2008 yılının tarihe finansal kriz yıllarından biri olarak geçmesinin yanında bir önemi daha var. Tarih boyunca 2000’lı yılların başına kadar üretilen tüm bilgiler (information), 2008 yılı sonrasında, medeniyetin 2–3 günlük bilgi üretimine eşit hale geldi. Bu nedenle de “bilgi çağı” kavramının gerçek anlamını bulmaya başladığı ilk yıl olarak söylenebilir. Bu durumun doğal sonucu olarak anlamlı hale getirilebilir verinin çokluğu da tüm iş modellerini etkilemeye başladı.
P2P Lending platformları da kredi teminine yeni bir boyut getiriyor. Peki nedir bu platformlar ve nasıl çalışır?
P2P Lending Platformları Nedir?
Alternatif finansman yöntemi olarak yaygınlığı artan peer-to-peer (P2P) lending platformları, kişilerin doğrudan başka kişilere kredi verebilmesini veya kredi teminini sağlıyor. Popüler P2P platformları olarak Prosper Marketplace, Lending Club, Peerform, Upstart ve StreetShares sayılabilir.
P2P platformları aracılığıyla, yatırımcılar (kredi veren), kredi alan kişilere doğrudan ulaşabilir. Her platform, faiz oranı aralığı ile kredi koşullarını kendisi belirleyebiliyor. Kredi verme/alma işlemlerinin büyük bir kısmı platform üzerinden otomatik olarak ilerliyor olsa da kredi alan ile kredi verenin fiyat ve oranlar üzerinden pazarlık yapabilmeleri de mümkün.
Platformlar, niş alanlara yönelerek kendi pazarlarını kolaylıkla oluşturabiliyorlar. Finansal kuruluşları aradan çıkarmaya odaklanan platformlar, şu an için daha çok küçük işletmelere yönelik krediler ile eğitim kredilerine odaklanmış haldeler.
P2P lending platformları Türkiye’de ne durumda?
P2P Lending Platformlarının Türkiye’deki Hukuki Durumu?
Türkiye’de mevduat toplama yetkisi -bankacılık kanunu uyarınca- bankalara verilmiş durumda. Bankacılık Kanunu’nda bu durum, kredi kuruluşları ile özel kanunlarına göre yetkili olanlar dışında hiçbir gerçek veya tüzel kişinin mevduat ve katılım fonu toplayamayacağı şeklinde belirtilmiş olup Bankacılık Kanunu ile kredi verme yetkisi de bankalara tanınmış haldedir.
P2P lending platformları, Bankacılık Kanunu açısından finansal kuruluş olarak sayılmamaktadır. Ayrıca, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Kanunu uyarınca bir ödeme sistemi olarak tanımlanamaz. Bu nedenle, şu an içi ülkemizde, P2P lending platformları için hukuki bir zemin olmadığı söylenebilir.
Her ne kadar şu an için Türkiye’de uygulama alanı bulamamış olsa da P2P lending platformunun kurulumu gündeme geldiğinde bir takım hukuki problemler ile karşılaşabilir.
P2P Lending Faaliyeti ile İkrazatçılık/Tefecilik Karşılaştırması
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nda, 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanların 6802 sayılı Kanun’un uygulanmasında banker sayılacağı düzenlenmiştir. Bankerler ise tıpkı bankalar gibi banka ve sigorta muameleleri vergisinin ödenmesinden sorumlu tutulmuştur.
Başka bir ifade ile bir kimse 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşıyor ise BSMV’yi ödemekle yükümlüdür. 90 sayılı Ödünç Para Verme İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de ise ikrazatçı,
“Devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle,ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişiler”
olarak tanımlanmıştır. Ayrıca ilgili kararnamede ikrazatçılık belgesi olamayan kişiler hakkında da düzenleme bulunmaktadır. Kararnamede,
“ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde ödünç para verme işlerine devam edilmesi”
“tefecilik sayılan işlemler” olarak tanımlanmıştır.
Buna göre ikrazatçılık belgesine sahip olmaksızın ödünç para veren kimse “tefeci” sayılacaktır. Bu durumda, P2P lending platformunda kredi veren kimsenin hukuki statüsünün ne olacağı sorusu gündeme gelmektedir.
P2P lending platformu üzerinden kredi hizmeti sunan kişinin “faaliyet izni” olması halinde ikrazatçı sayılması gerekirdi. Ancak 2012 yılında 6361 sayılı “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu”nun yürürlüğe girmesi ile 90 sayılı Ödünç Para Verme İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırıldı ve bu Kararnameye yapılan atıflar 6361 sayılı Kanun’a yapılmış sayılır hale geldi.
6361 sayılı Kanun’da ise gerçek kişilerin finansal kiralama, faktoring ve finansman teminini gerçekleştirebilmelerine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna karşın, 90 sayılı Kararname’nin yürürlükten kalkması ile birlikte faaliyet izni almak da mümkün olmayacağından, P2P lending platformu üzerinden kredi temini sağlayan kişi (ödünç para veren kişi) tefecilik suç isnadı ile karşı karşıya kalabilir.
Sonuç olarak P2P lending platformları için herhangi bir düzenleme olmaması, platformların kurulmasını doğrudan etkilemiyor olsa da P2P lending platformunda kredi veren kimse, ikrazatçılık belgesi sahibi olmaması nedeniyle “tefeci” sayılabilir. Suçtan elde edilen gelirler vergilendirmeye engel olmayacağı için kredi veren kimsenin elde edeceği faiz geliri vergiye tabi olacaktır. Son olarak, yurtdışında mukim bir P2P lending platformu üzerinden Türkiye sınırları içerisinde kredi veren kişinin hukuki durumu tartışmaya değer.